MİRHAT BUDAK: AŞKIN, SÖZCÜKLERDE BÜYÜYEN HÂLİ

Diyarbakır’ın çok sesli sokaklarından yükselen bir edebi nefes…
Mirhat Budak, 1979 yılında doğduğu şehrin tarihini, kültürünü ve ruhunu içine çekerek büyüdü. Çocukluk yıllarında duyduğu her kelime, ileride yazıya dökülecek bir duygunun ilk izi oldu. Ortaokul sıralarında tuttuğu defterler, lise yıllarında yazdığı mısralar ve üniversitede aldığı eğitim… Hepsi aynı hedefe doğru yürüyen bir yolun taşlarıydı. 2003 yılında Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü’nden mezun olduğunda, yalnızca bir öğretmen adayı değil; kalbinde cümleler biriktiren bir şairdi.

Zaman ilerledi, duygular çoğaldı, kelimeler olgunlaştı. Ve sonunda Mirhat Budak’ın iç dünyasını kâğıda döken eser geldi: Aşka Dair. Yalınlığın derin anlamlarla birleştiği, her okurun kendinden bir parça bulduğu, kimi zaman yarım kalmış bir vedayı kimi zaman yeniden yeşeren sevgiyi fısıldayan bir kitap…
Bu eser, okurlar için yalnızca okunacak bir metin değil; hissedilecek bir hikâye oldu. Kitap kısa sürede geniş kitlelere ulaştı, elden ele geçerek büyüdü, kalplerde iz bıraktı.

Budak’ın yazın dili, gösterişli değil; aksine içten, duru ve doğrudan kalbe dokunan türden. O, aşkı yalnızca romantik bir duygu olarak değil, hayatın kendisi olarak anlatıyor. Bir bakışın ağırlığı, sessiz bir gece, yarım kalan bir söz ya da umutla atılan adımlar… Onun cümlelerinde aşk, nefes gibi doğal; su gibi akışkan.

Bugün Mirhat Budak, tek bir kitapla bile edebiyat dünyasında iz bırakan yazarlar arasında anılıyor. Aşka Dair, onun hem kendine hem de okuruna açtığı bir kapı; duyguların büyüdüğü, sevginin yavaşça çoğaldığı bir bahçe gibi…

Ve o bahçe hâlâ solmuyor.
Mirhat Budak, kelimeleri her satırda yeniden canlandıran, duyguyu sakince okuyucunun avcuna bırakan bir anlatıcı olarak yoluna devam ediyor. Cümlelerinin bıraktığı iz, okuyan herkesin kalbindeki ince sızıyla varlığını sürdürüyor.

Bir yazar, bir kalp taşıyıcısı, bir duygu anlatıcısı…
Mirhat Budak, kelimelerin sessizliğinde hâlâ konuşuyor.